Pages

26 Haziran 2014 Perşembe

Kitap Yorumu : Ölmek İçin On Üç Sebep - Jay Asher






Hannah Baker ölmeden önce birkaç kaset doldurmuştu. İntiharının nedeni olarak gördüğü kişilerin adları bu kasetlerde gizliydi. Clay Jensen, Hannah'nın doldurduğu kasetlerle ilgili hiçbir şeye karışmak istemiyordu. Hannah ölmüştü. Sırları da onunla birlikte gömülmeliydi. Ancak Hannah'nın sesi, Clay'e kasetlerde onun da adının geçtiğini söyledi. Clay gece boyunca kasetleri dinledi. ... Öğrendiği şey, hayatını sonsuza dek değiştirecekti. Clay Jensen'ın ilk aşkının son sözleri.





Sanırım başlarken bu kadar etkileneceğimi ve beğeneceğimi düşünmediğim bu kitabı elime aldığımda  kapatmak dahi istememe neden olacak kadar beğenmemi anlatacak kelime yok. Saatler ilerleyip sınava çalışmam gerekirken , sınava girerken , sınavda bile tek düşündüğüm kitap oldu. Hal böyle olunca bir günde bitti.

Öncelikle hayatınızı düşünün , sizin için ne ifade ettiğini . Sonra davranışlarınızın başka hayatları nasıl etkilediğini. Kitap bu gerçeği çarpıcı bir şekilde irdeliyor. 


Herkese merhaba. Hannah Baker konuşuyor. Canlı ve streo.
Geri dönüş yok. Tekrar yok. Ve bu sefer , kesinlikle hiçbir istek yok.
Umarım hazırsınızdır çünkü sizlere hayat hikayemi anlatmak üzereyim.Daha açık olmam gerekirse , hayatımın neden sonlandığını. Ve eğer bu kasetleri dinliyorsanız , o nedenlerden biri de sizsiniz demektir.
Sizi hikayemin içine hangi kasetin dahil ettiğini söyleyemeyeceğim. Ama merak etmeyin ,eğer bu küçük ve sevimli kutuyu aldıysanız , adınız mutlaka geçecek... Söz veriyorum.

Hannah Baker ın intiharından sonra kendini bu yola sürdüğünü düşündüğü insanlar için doldurduğu kasetlerde herkesin birbiriyle bağlantılarını , Hannah a davranışlarının etkilerini okuyoruz. Her bir kasedin bir yüzünde bir kişinin rolünü Hannah size sona doğru giden yoldaki bağlantıları kurmuş bir şekilde veriyor ve sizi bir düşünce seline boğuyor. 
Clay Jensen Hannah ı sevmekten başka bir şey yapmamıştır ve de isminin neden kasetlerde yer aldığını bilmemektedir ama kasetleri dinlemeye başladıkça kendini durduramaz kasetler Clay in Hannah ın bakış açısından olayları tekrar görmesi için birer araç oluyor ve içinde kemiren sorular tekrar tekrar yüzeye çıkıyor : Onu kurtarmak için bir şeyler yapabilir miydim?


Kitabı bitireli 3 hafta oldu ama elde olmayan nedenlerden anca yorumu geldi. Sonuç olarak mutlaka okunası bir kitap .

Kitap filme uyarlanacak . Bu video ise fan yapımı size belki kitap hakkında birkaç fikir verebilir.
Ne kadar doğru bilmiyorum -fanlardan korkulur- filmin başrolünde Selena Gomez in oynayacağı söyleniyor.
 
Umarım yazarın bir diğer kitabı The Future of Us da Türkiye'de okuyucu ile buluşur . Çıkar çıkmaz alacağım bir kitap olacak.





14 Haziran 2014 Cumartesi

Kitap Kurtları Blog Tur || İlk Aşk - John Green (Yorum + Çekiliş)




John Green in aslında ikinci kitabı olan An Abundance of Katherines geçtiğimiz günlerde İlk Aşk adı ile Türkiye'de yerini aldı. Diğer kitapları Aynı Yıldızın Altında , Alaskanın Peşinde , Kağıttan Kentler ile birlikte yazarın şimdiye kadar tek başına yazdığı kitapların hepsi ülkemizde yayınlandı. Bunun haricinde henüz yayınlanmamış John un David Levithan ile birlikte yazdığı kitabı Will Grayson , Will Grayson ve de John Green dahil üç yazarın ortak çalışması olan Let It Snow (Aşk Baharı Beklemez) kitapları bulunuyor. Yazarın ne zaman geleceği belli olmayan bir kitabı henüz yazım aşamasında . Meraktan çatlatan bir bekleme süreci olacak sanırım.

HARİKA BİR BASKI DEĞİL Mİ ?

Konu ilişkiler oldu mu, Colin Singleton'ın tipi Katherine isimli kızlar… Ve konu Katherine isimli kızlar oldu mu, Colin her seferinde terk ediliyor. Tam sayı vermek gerekirse, on dokuz kere. Bir yol macerasına atılan, evden kilometrelerce uzaktaki bu anagram âşığı, hali harap, üstün zekâlı gencin cebinde on bin dolar, peşinde kana susamış bir yaban domuzu ve hemen yanında televizyon bağımlısı, şişman dostu vardır… Ama bir tane bile Katherine yoktur. Yarattığı formülle tüm romantik ilişkilerin geleceğini hesaplamayı uman Colin, Katherine Öngörülebilirliği Teoremi'ni ispatlamak için debelenmekte, tüm Terk Edilenler'in öcünü almanın ve sonunda kızı kapmanın peşindedir. Aşk, dostluk ve ölü bir Avusturya-Macaristan arşidükü, insanın kendisini yeniden keşfetmesini konu alan bu çok katmanlı romana şaşırtıcı bir son ve sıcacık bir yön katıyor.

Üstünzekalı Colin Singleton 'un kendini sorgulamasını okuyoruz bu kitapta . "Hayatta varabileceğim en üst nokta burası mı? Daha fazlasını yapabilecek miyim?" sorularına yanıt ararken 19. Katherine tarafından terk edilmesiyle de birlikte Colin hayatı için farklı bir şeyler yapmaya karar verir. Biraz uzaklaşmak hem kalp kırıklığına hem de daha fazla düşünmemesi için bir çözüm olacaktır. Üniversite hayatından kaçınan en yakın arkadaşı Hasan ile birlikte yollara düşerler. İkilinin eğlenceli diyaloglarıyla başlayan yolculuk çok uzun sürmez. Yolda rastladıkları tabela ile Avusturya-Maceristan Arşidükünün mezarına yapmak istedikleri ziyaretle yolları  GutShot kasabasına düşer. Tur görevlisi aynı zamanda uğradıkları marketin görevlisi Lindsey (tüh Katherine değil) tarafından Arşidükün mezarına yaptıkları gezi sonrasında Lindsey in annesi Hollis Colin ve Hasan ı hazırladığı bir proje için işe almak isteyince ikilinin macerası yön değiştiriyor.

KİTAP YORUMUM


Öncelikle bu kitabın diğer John Green kitaplarından farklı olduğunu belirtmeliyim o yüzden okurken o beklentilerinizi silip okumanızı tavsiye ederim. Ama her kitapta olduğu gibi gene okurken eğleneceksiniz benim gibi yolda okurken kahkaha atıp bakışları üzerinize çevirteceksiniz. John Green kitabı bu doğal. Bu kitapta bir farklılık yapmış yazar okurken ağlamıyoruz.

Hasan hepimizin içinden bir karakter. Kitabın da neşe kaynağı. Konuşması ve davranışlarıyla kendini sevdiriyor. Ara ara Colin e kafir deyip Müslümanlığa yöneltme çabalarına geri dönüş alamayıncaki tepkisi : "En azından denedim."
:))

En azından dikkate değer bir şey yapmayı denemediysen eğer hayatta olmanın anlamı ne?


Colin ilk aşkı Katherine den beri süregelen Katherinelerle yaşadığı başarısız ilişkilerinde hiçbiri 19. Katherine gibi olmamıştır. Çünkü o onun kalbini kırmıştır. Hollis in yanında çalışırken aynı zamanda Katherine Öngörülebilirliği teoremiyle uğraşıp bu döngüyü bozmak , daha ilk baştan ilişkinin başarılı olup olmayacağını hesaplayan bir formül bulmaya çalışır.


Bu çalışma sürecinde Colin in önceki ilişkilerine (Katherine'lere) geri dönüşler yapıyoruz. Her durum bir değişkeni de beraberinde getirmektedir. Tek sıkıcı yanı 19. Katherine e artık bunaltacak kadar geri dünüş yapıp ilişkilerine takılıp kalmış Colin i görmek. Bazen aş artık dedirtti.

Colin ile ilgili bir diğer durum ise her zaman çok çalışsa dahi hiçbir zaman daha fazlası -dahi- olamayacağını bilen Colin in kendi içinde yaşadığı çatışmayı gözlemliyoruz.
Bir üstünzekalı olabilir ama dahi değildir. Kendi kelimelerinden okursanız aslında çok etkileyici bir gerçeği gözlemlemiş olacaksınız.


Kitaplar esas Terk Edilenler'di : Bırakın ve sizi sonsuza kadar beklesinler ; ilgilenin , hemen sizi sevsinler.


Sonuç olarak benim için gerçekten etkileyici kitaptı. Kendimden parçalar buldum içinde. John Green in her kitabını severek okumuş oldum henüz bu güzellikleri tatmamışlar için söyleyebileceğim mutlaka bir şans vermesi olur ;)

NOT : Kitabı okurken beni çok etkileyen bir nokta ise şimdiye kadar okuduğum en iyi çevirilerden olması. Çevirmene büyük alkışlar ♥ Colin in anagramlarla olan takıntısından dolayı yer alan birçok kelimenin anagramı ustalıkla Türkçeye uygun bir şekilde ve de büyük uğraşlarla çevrildiği belli. Emeğine sağlık , harika olmuş.

Toplam 3 kişiye hediye ettiğimiz kitabın birini facebook , ikisini blogumdaki rafflecopter yardımıyla katılabilirsiniz.
Facebook üzerinden yaptığımız çekilişe ; tıkla 
Bol şanlar...

Raffle kodu : a Rafflecopter giveaway



John Green kitabından daha azını beklemeyin !




13 Haziran 2014 Cuma

X-Men Filmleri Kronolojik Sıralaması




Filmlerle ilgili bayadır bir şeyler yazmıyorum. Yakın zamanda düşündüğüm bir yazı var ama ne zaman gelir belli olmaz öncesinde henüz son X-Men filmini izlemediğim için dedim ki uzun zaman oldu ilk fimleri izleyeli -ama onları çıkış sırasına göre izledim- bir baştan bakalım . Sonradan çıkan filmlerde geriye dönüşler oldu bu seferde kronolojik (hikayenin tarihine göre) sıraya göre izleyeyim. Bütler sonrasında filmleri art arda izlemeyi düşünüyorum ama benim bunları yazma amacım bu değil tabii ki . Filmlerin çıkış zamanlarını bulmak kolay bir imdb ye bakmanıza bakar. Peki ben size kronolojik sırayı versem?

1- X-Men First Class [2011]





X-MEN BİRİNCİ SINIF, X-Men serilerinin kökenine iniyor ve dünyada çapındaki olayların ardındaki gizemli hikâyeyi açığa çıkarıyor. Mutantlar dünyaya ayak basmadan ve Charles Xavier ile Erik Lehnsherr, Profesör X ve Magneto isimlerini almadan önce, güçlerini henüz keşfeden iki gençtiler. En kötü karakterler olmalarının yanısıra, biribirlerinin en iyi arkadaşıydılar da; diğer Mutantlarla (kimi bildiğimiz, kimi yeni eklenen) işbirliği yapar, nükleer Mahşer'i önlemeye çalışırlardı. Süre zarfında aralarında ölümüze bir düşmanlık yeşerdi ve Magneto'nun Birliği ile Profesör X'in X-Men'i arasında daimi bir savaşa dönüştü...

X-MEN BİRİNCİ SINIF, X-Men serilerinin destansı başlangıcını, Soğuk Savaş'ın arkasında yatan gizli tarihi ve ve nükleer mahşerin eşiğindeki dünyamızı açığa çıkarıyor. Birinci sınıf birliği mükemmel güçlerini keşfedip, kontrol altına almayı öğrenip, güçlerini kabullendikçe, kahramanlarımızla X-Men dünyasındaki kötüler arasındaki ebedi savaşa şekil verecek birlikler oluşuyor...

X-MEN BİRİNCİ SINIF, X-Men serilerinin kökenine iniyor ve mutantlar kendilerini dünyaya açmadan önce ve Charles Xavier ile Erik Lehnsherr, Profesör X ve Magneto isimlerini almadan önce dünyada çapında gelişen olayların ardındaki gizemli hikayeyi açığa çıkarıyor...


İnsanların akıllarını okuyup, kontrol edebilen, telepatik güçlere sahip Oxford mezunu genç Charles, uzun zaman boyunca kendisi gibi başkalarının da olup olmadığını merak etmiştir. Diğer mutantların varlığını keşfedince, hepsini bir araya toplar ve dünyanın görüp görebileceği en büyük tehlike olan Tom Cohen'i birlikte durdurmaya çalışırlar...

2- X-Men Origins : Wolverine [2009]




Logan, Kanada Rockies dağlarında ağaç kesme işi yaparken bir yandan da karanlık geçmişine dair bir teselli aramaktadır... Hayatta ilk kez sevgiyi bulduğu ve bir öğretmen olan Kayla ile düzgün bir yaşam sürmektedir. Bu ilişki Logan'ı geçmişten kalma yaralarını silmeye iter.

Mutant hayatı yaşayan Wolverine, kız arkadaşının da ölümüyle intikam duygusuyla dolar ve Victor Greed'ten (Sabertooth) intikamını almak için çok gizli bir program olan Weapon X'e katılır. Böylece yolu Stryker ile yine karşılaşacaktır...


Programa katılmayı önceden reddeden Wolverine, Sabretooth'un kız arkadaşı Silver Fox'un öldürmesi üzerine katılmayı kabul eder. Kendisini yenilmez hale getirecek Adamantium metalinin vücuduna enjekte edilmesiyle Wolverine'in intikam macerası başlar...

3- X-Men [2000]



Bu fantazi şöleninde inanılmaz macera ve heyecanın gelişimine tanık olun... Eşsiz genetik mutasyonları sonucu ön yargılarla dolu bir dünyaya gelen olağanüstü ve tehlikeli çocukların hikayesine hoş geldiniz...


Cyclops gözlerinden enerji gönderebiliyor. Storm havayı ve atmosferi kendi isteğine göre düzenleyebiliyor. Rouge dokunduğu herkesin hayat enerjisini çekiyor. Ama Professor Xavier`in eğitimi ile onlar ve diğer dışlanmışlar güçlerini insanlık yararına kullanmayı öğreniyorlar. Şimdid kendilerinden korkanlar,insanlar ve mutant`ların bir arada yaşamasının imkansız olduğuna inanan cani Magneto`dan korumalı ve kötülerin maskelerini düşürmeliler!

4- X-Men 2 [2003]



Nefret ve güvensizlik insanlar ve mutantlar arasında çoğalmıştır. Başkan`a yönelik nedensiz bir mutant saldırısı. General William Stryker`ın uzun zamandır mutantlara karşı tam bir savaş açılması için beklediği fırsatı verir. Bu savaşın sonunda sadece tek bir ırk zafere ulaşacaktır. Xavier , Wolverine , Storm ve diğer X-Men üyeleri eski düşmanları Magneto ile birleşmeli ve dünya üzerindeki herkesi yokedebilecek bir karşılaşmayı önlemelidirler.


5- X-Men : The Last Stand [2006]




X-Men: Son Direniş, X-Men üçlemesinin son bölümüdür. Son bölümde X-Men topluluğu ilk kez bir seçim aşamasındadırlar. Yeni bir tedavi yöntemi bulunmuştur ve mutantlar tüm yetilerinden kurtularak normal insanlar gibi yaşayabileceklerdir. Onları insanlardan ve gerçek hayattan uzak tutan bu inanılmaz özelliklerinden arınıp arınmamaları konusunda ise mutantların lideri Charles Xavier, ve Magneto arasında gerçek bir görüş ayrılığı oluşmuştur. Son bir savaşın temelleri atılmaktadır. Son ve en büyük savaş.

6- The Wolverine [2013]




Jean Grey'in ölümünün ardından büyük bir depresyona sürüklenen ve kimliğinden kurtulmak isteyen Wolverine, yıllar önce hayatını kurtarmış olan bir arkadaşının ortaya çıkıp kendisinden yardım istemesi sonucu Japonya'ya gidip onu görmeye karar verir. Burada kendisine sunulan öneriyi kabul eden Wolverine, bu sayede ölümsüzlük yetisinden kurtulup ölümlü bir canlıya dönüşecektir. Ancak bu etapta Silver Samurai isimli ölümcül bir düşman edindiğinin farkında değildir. Bu düşmana acımasız Viper'ın da eklenmesiyle, tarihi bir savaş başlar. Wolverine bu savaş sürerken, mutant yanına ve geçmişinden gelip kabusu olan bir gizeme karşı da mücadele etmek zorundadır.

7- X-Men : The Days of Future Past [2014]





Mutantlar soylarının tükenmemesi için zamanda yolculuk yapmak zorundadır zira gelecekte kamplara hapsedilmiş durumdadırlar. Sentinel'ler tarafından avlanıp öldürüldükleri için de nesilleri tükenmenin eşiğine gelmiştir. Mutantların soyunu kurtarabilmek için iki ezeli düşman Magneto ve Charles Xavier güçlerini birleştirirler. Planları Sentinel'lerin yarattığı vahşeti durdurmak üzerine kuruludur. Wolverine (Hugh Jackman), kendi kendini iyileştirebildiği için zamanda yolculuğun onda yol açabileceği yan etkiler yok olacaktır. Bu yüzden Wolverine'i Kitty Pryde'ın da yardımıyla geçmişe gönderirler. Trask Industries'in deneyler sonucu ürettiği Sentinel'lerin yapım aşamasına engel olacaklardır. Acaba bu konuda başarılı olabilecekler midir?









Kronolojik olarak sıralama bu şekilde. Star Wars gibi kronolojik veya çıkış sırasına göre izleyebilirsiniz.
Ben bu filmleri çok severek izledim. Çocukluğumun filmlerinden diyebileceğim filmlerden. Sci-Fi öğrenme maceramda yer alan bir seri oldu. Ve seri o kadar iyi oyuncuları ağırladı ki Jennifer Lawrance , Halle Berry , Anna Paquin , Peter Dinklage vs. sadece bir film olmanın çok ötesine geçti henüz izlemediyseniz hala bu sırada izlemenizi tavsiye ederim. Ben izlerken var mı bana eşlik edecek olan ?



11 Haziran 2014 Çarşamba

Kitap Yorumu : Aynı Yıldızın Altında - John Green






Kısacık bir aradan sonra tekrar merhabalar. Aslında birçoğumuzun okuduğu (okumadıysan hala sevgili okuyucu filme az kaldı koş oku) Aynı Yıldızın Altında yı hem film öncesi bir daha okuyayım hem de blogda yorumu yok paylaşayım istedim. Bazı çok sevdiğim kitapların yorumları tekrar okuduktan sonra blogda yerini alacak.

Bugün itibariyle yurtdışında sinemalardaki yerini alan (bazıların ön gösterime gitti kıskançlıktan çatlayabilirim) film ülkemizde gene saçma ve de gereksiz bir şekilde gösterimi ertelenerek 27 Hazirana alındı. Hal böyleyken bize de beklemek düşüyor.

Bu yorumu yazmak benim için gerçekten çok zor inanın nereden başlayacağımı bilmiyorum.

Her şey John Green adlı bir adamın bir kitap yazmaya karar vermesi ile başladı . Fütursuzca yazdı arkasında milyonlarca kırık kalp ve de yaşlı gözler bırakacağını bilmeden. John Green e aşık olduğum itirafını dinlemenizden önce kitaba geri dönüyorum..










ACI














HİSSEDİLMEYİ TALEP EDER.






On altı yaşındaki kanser hastası Hazel Grace’in birkaç yıl daha yaşamasını garanti eden tıp mucizesine rağmen hastalığı ölümcüldür ve konulan teşhisle birlikte yıldızlar, öyküsünün son bölümünü çoktan kaleme almıştır. 
Fakat Augustus Waters isimli yakışıklı bir sürpriz karakter, Kanserli Çocuklar İçin Destek Grubu’nda boy gösterince Hazel’ın hayatı bambaşka bir yöne sapar ve bu zeki çocuğun çekimine karşı koyamayan kızın öyküsü yeniden yazılır… 


                                                                                           


Kimi zaman bir kitap okursunuz ve o kitap içinizi tuhaf bir tür coşkunlukla doldurur ve paramparça olmuş dünyanın, hayatta olan tüm insanlar o kitabı okumadan tekrar bir araya gelmeyeceğini hissedersiniz.Kimi zaman da insanlara söyleyemediğiniz Görkemli Izdırap gibi kitaplar vardır, öyle özel ve nadir ve sizin olan kitaplardır ki sevginizi ilan etmek ihanetmiş gibi hissettirir.


Kitapta geçen bu alıntı aslında kitaba olan hislerimin bir kısmının özetlenmiş hali.



Bir diğer kısmı da : aşkın sizi ne zaman bulacağını gerçekten bilemiyorsunuz. Aşk , dostluk , sağlık ve de sahip olduğumuz her şeyin bir arada olduğu mutluluğun sadece sahip olduklarımızla gelmediği ; sahip olduklarımızın kıymetini bildiğimiz an geldiği . 


İkilinin aşklarını okurken yüzümden mutluluk bir an eksilmedi. Yazar duygularınızla oynayıp sizi yavaş yavaş eline alıyor. Her kelimeyle daha çok bağlanmış buluyorsunuz kendinizi. 

Burada bir yerlerde Isaac ten de bahsetmem lazım . Aslında Augustus un en yakın arkadaşı olan Isaac daha sonra Hazel ile tanıştıktan sonra onun da arkadaşı olan ; kanser destek grubu arkadaşı. Isaac kitaptaki karakteri ile hepimizi güldürmeyi başaran , aşktaki talihsizliğiyle sempatik bir karakter . Filmde Isaac i canlandıran Nat Wolff un John Green in bir diğer sinemaya uyarlanacak kitabı Paper Towns (Kağıttan Kentler) da başrolde tekrar görecek olmamız harika bir haber.

Kitapta bulduğumuz şeyler sadece bunlarla sınırlı değil. Aslında hepimizin aklında yer edinen ölüm konularına da ince değindirmelerle bu hayattaki yerimizi sorgulatıyor. 


"Öyle bir zaman gelecek ki," dedim, "hepimiz ölmüş olacağız. Hepimiz. İnsanların var olduğunu ve türümüzün herhangi bir şey yaptığını hatırlayabilecek tek bir insan evladının bile kalmadığı bir zaman gelecek. Sizi beni bırakın, Aristoteles ve Kleopatra'yı bile hatırlayan kimse kalmayacak. Yaptığımız, inşa ettiğimiz, yazdığımız, düşündüğümüz ve keşfettiğimiz her şey unutulacak ve tüm bunlar," elimle herkesi kapsayacak bir hareket yaptım, "boşa olacak. Belki o zaman yakınlardadır, belki de milyonlarca yıl uzakta ama güneşin çökmesinden sağ kurtulsak bile sonsuza kadar yaşamayacağız. Organizmalar bilinç kazanmadan önce de vakit vardı, sonra da olacak. Eğer unutulmanın kaçınılmazlığı seni endişelendiriyorsa bunu görmezden gelmeye çalışmanı öneririm.İnan bana diğer herkes böyle yapıyor."


     



Kitapla ilgili bir diğer şeyse kesinlikle elinizden bırakamayacağınız kadar akıcı olduğu için çabucak bitmesi. Bazıları için güzel bir şey olabilir ama nasıl yani bu kadar mıydı dedirten harika saatler vaat eden kitabın daha kalın olmasını isterdim ama bu haliyle mükemmel.
















Söylemek istediğim bir diğer durum ise henüz bizim ülkemizde vizyona girmese de karakterlere uygun cast seçimi ve de oyunculukları ile film en iyi uyarlamalardan olacağa benziyor. 




Tabi film için özenle seçilmiş şarkıları da es geçmeyelim. Soundtrack i bu aralar en çok dinlediğim şarkılardan oluşuyor. Mutlaka göz atın ;)





Son olarak sevdiğim repliklerden bir kaçını daha paylaşarak veda ediyorum.



O okurken uykuya dalar gibi aşık oldum: Önce yavaş yavaş sonra bir anda.




Kalbimin senin tarafından kırılması benim için bir onurdur Hazel Grace.


.

Seni seviyorum ve sevginin boşluğa atılan bir çığlık olduğunu ve unutulmanın kaçınılmazlığını, herkesin ölüme mahkum olduğunu ve tüm çabamızın toza dönüşeceği bir günün geleceğini biliyorum ve güneşin elimizdeki tek dünyayı yutacağını da biliyorum ve seni seviyorum...



Dünya bir dilek gerçekleştirme fabrikası değil.



Tanrım, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmem için sükunet, değiştirebileceklerimi değiştirebilmem için cesaret ve aradaki farkı bilmem için akıl ver. 




Kitabın tamamını yazmadan burada bitiriyorum. 



6 Haziran 2014 Cuma

Merhaba , MİM



Nisan görünümlü Haziran ile bahar aylarına yeni yeni giriş yaptığımız bol yağışlı günlerle birlikte bir Mim dir alıp gidiyor. Nedir ne değildir bilmeden içine girmeyeyim dediğim Mim nedir bakındım ve sonuç "Belirli konu veya sorular hakkında görüş belirttiğin yazına başka bloggerları da mimleyerek onların da görüşlerini de yazmaya teşvik etmekmiş."  Evet olay bundan ibaretmiş :) bende hadi bakalım Haylazın Kitaplığı ' nın beni mimlediği soruları cevaplayayım dedim.





Blog açma hikayeniz nedir?

Bu sorunun aslında çok eğlenceli bir yanıtı var ama fazlasıyla kişisel olduğu için yazmak istemiyorum ama NTS Blog un sahibi sevgili Hakan ın teşviki diyelim biz ona :) 

Blog isminiz nereden geliyor? Neden bu isim?

Bunlar aslında kendime sakladığım şeyler birazda ama sadece şunu söyleyebilirim ki bir şarkıdan geliyor.

Hangi mevsimi seversiniz?

Kesinlikle sonbahar. Hayır , sonbaharda doğduğum için değil. Ne sıcağı ne soğuğu seven bir insanım. Yazın bunaltıcı ve de nefes aldırmaz havasından , kışın evi olmayan insanların dışarıda o soğukta hayatta kalmak için verdiği mücadelenin düşüncesinden nefret ediyorum. Hayat bu kadar basit olmamalı!

Bu mevsim size neyi çağrıştırıyor?

Sonbahar birçok insanın düşündüğü gibi bir mevsim değil ve gene birçok insan bu mevsimin güzelliğini göremiyor. İlkbahar doğanın yeniden uyanışı , çiçeklerin açışı , havanın güzelleşmesi ile bağdaştırılsa da kimse aslında İlkbaharın gelişi için çalışan Sonbaharın kıymetini bilmiyor. Yaprakların sararıp ağacı terk etmesi , birçok canlının göçü vb. birçok değişiklik sırf İlkbaharda daha temiz ve de yeni bir doğayı size sunmak için aslında Sonbaharın çalışması. 


Kırmızı ruj mu eyeliner mi?

Oo kozmetik soruları :) Öncelikle vizelerdi , finallerdi derken her gün farklı oje süren benden geriye eser kalmadı iki aydır tık yok :/ Soruya gelirsek cevap eyeliner . Siyahtan başka bir renk tercih etmiyorum eyeliner da. Ama eğer Kırmızı Ruj yerine Mor ruju seçebilseydim tabi ki cevap mor ruj olurdu (^・ω・^ )

Blog yazmak sana ne kazandırdı?

Harika bir çok insanla tanışmamın yanı sıra mı :? Düşüncelerimi özgürce aktarabilmemin yanı sıra özgüven . Daha ne olsun?

Kitap okumak mı bir şeyler yazmak mı?

Kitap okumak . Çocukluğumdan beri okuyorum , iyi bir okuyucuyum. Yazma işini sadece birkaç defa denedim. Etrafımdan "Bir gün yazmalısın , yazacak çok şeyin vardır." nidaları yükselse de diyebileceğim sadece belki bir gün ama şimdi değil.

Şiir mi , roman mı , hikaye mi?

Hiçbir zaman büyük bir şiir hayranı olmadım yazana saygım büyüktür. Çok büyük emek isteyen bir sanat dalı . Gerçekten iyi olduğunu düşündüğüm şiirler harici pek ilgimi çekmez okumak. Cevap tabi ki roman ama hikaye hayatımda içimdeki çocuk yaşadığı sürece (her zaman) yer alacak. 

En çok etkilendiğin film?

Bu sorunun aslında tek cevaplık bir yanıtı olsa da sevdiğim bir çok filmi de göz ardı etmek istemiyorum. The Shawshank Redemption en sevdiğim ve de en etkilendiğim filmdir. Kaç defa izlediğimi ben bile unuttum ama her seferinde aynı duyguları hiç izlememişim gibi yeniden yaşatıyor bana. Tim Robbins ve de Morgan Freeman ın başrolünü paylaştığı filmi mutlaka izleyiniz. Diğer birkaç filme daha değinip bu soruyu noktalandırayım. Tom Hanks hayranıyım. Her filmini -özellikle eski filmlerini- döne döne izledim ve sayacağım filmler en sevdiklerim : The Green Mile , Forrest Gump , Philadelphia , Catch Me If You Can , The Terminal . Tamam tamam 5 tane yazacağım dedim kendime ama başlarken durmak çok zor oldu. Siz siz olun tüm filmlerine göz atın gene de ama sıralamanız eskiden yeniye olsun ;)
Yazmadan duramıyorum bu konuda son bir şey daha diyeyim sıradaki soruya kaçacağım ; Nicholas Cage in eski filmlerine de mutlaka göz atın. Yeni filmlerinde hayır olmasa da eski filmleri muhteşemdi.

Hangi tür kitap/film? 

Benim asıl türüm her zaman aslında Polisiye-Aksiyon olmuştur kitaplarda ama gel gör ki bu aralar fantastik türdeki kitapları yetiştireyim derken okuyamaz oldum. Buradan Fantastiği sevmediğim sonucu çıkmasın bayılırım ama polisiyelerimi özledim.
Filme gelince kesinlikle Polisiye-Aksiyon-Gerilim . Filmlerde Romantik film hiç sevmem mıç mıç içim sıkılıyor izlerken ama aksiyon öyle mi alsın beni sürüklesin izlerken aklım da çalışsın , neler olacak kafamda kurgulayayım isterim. Koltukta gerim gerim gerileyim mis gibi :D

Öğrenci olmak mı iş hayatı mı?

Öğrenci olmanın keyifli olan yönleri olsa da ben öğrenci olmaktan bıktım valla özleyeyim istiyorum o yüzden ; İş Hayatı.

Kitap okumak mı film izlemek mi?

Kitap okumak deyip yalan söylemek istemiyorum. Kitap okumayı çok sevsem de ruh halime göre bazen film izlemek daha çekici gelebiliyor.

Klasik giyinmek mi spor giyinmek mi?

Klasik mi o da ne?!

Almaktan asla vazgeçmeyeceğiniz şey ne?

Şey , şeyler :D Tek bir şey ile yetinmeyeyim dedim . Kitap , çikolata ,oje , kupa (tam bir kupa manyağıyım beğendiğimi alıyorum) , kırtasiye ürünleri (hastalık derecesinde)

En sevdiğin yemek nedir?

Burada bir duralım. Şimdi anne yemeği diye bir faktör var tabi bu durum bizim evde durum ikiye ayrılıyor . Annemin yaptığı yemekler ve babamın yaptığı yemekler. Annemden ; pirinç pilavı , börek (parmaklarınızı ısırtacak kadar güzel ödüllü Gülay böreği :) ) , yaprak sarması . Babamdan ; un çorbası , mangal (tabi ki) , balık yemekleri (annem balığa el sürmez o yüzden babama kalan bir iş bu )

En sevdiğin dizi?

Bu soruya gerçekten yanıt vermemi bekliyorsanız bir kitap kadar uzun sürebilir. İzlediğim yüzlerce (yanlış duymadınız) tanınıyorum. Buraya o yüzden seçmesi imkansız olsa da birkaç tavsiye niteliğinde bulunarak yazacağım . Ülkelerine göre favorilerimden bazıları :
Amerikan : Fringe ve House MD. 
Güney Kore : Secret Garden ve I am Sorry I Love You
Japon : Zeni Geba ve Hotaru no Hikari
Tayvan : Autumn's Concerto
İspanya : Polseres Vermelles

Özel bir yeteneğin olsa bunun ne olmasını isterdin?

Şekil değiştirmek ama hayvan formlarına değil. İnsanların görünüşlerini kopyalamak şeklinde. X-Men den Mystique gibi.  Çok eğlenceli olurdu bence :D

Hasta olmanın en kötü yanı nedir?

Halsiz olmak , hiçbir şey yapasın gelmemesi.

Alınacak listen var mı? İlk 5'i nedir?

The Sims 4 Limited Edition , harici şarj adaptörü , fırın (ne alaka demeyin öğrenciyim büyük ihtiyaç) , yeni yatak örtüsü takımı , Üniversite Diploması (Bunun daha zamanına çok maalesef) 
Kitapları yazmıyorum bile düşünemiyorum o listenin son hali ne olacak :x

İlk aldığın makyaj malzemesi nedir?

Hatırlamıyorum. Ben pek makyaj meraklısı değildim. İlk makyajımı bile lise sona doğru yapmıştım. Küçük yaşlarda gereksiz olduğunu düşünüyorum.






Sanırım hepsi bu kadar :) Benim için cevaplaması baya sürdü . Sizi seçtim pikachu diyerekten bende Kitaplığımda Yaşananlar , Bayan Şeftali ve de NTS Blog u mimliyorum.





3 Haziran 2014 Salı

Kitap Kurtları Blog Tur || Kalbimi Salla - Michelle A. Valentine


İyi kız Lane, Noel Falcondan ayrıldığı için son dört yıldır pişmanlık içinde. Rock yıldızı olma hayallerinin onu bir yere götürmeyeceğini söylediğinde mantıklı davrandığını düşünüyordu. Ama şimdi kendi kariyeri durgunken, onun bir rock tanrısı olduğunu görünce ne kadar yanlış yaptığını anlıyor. Noel, Lanein staj yaptığı pazarlama şirketini kiraladığından Lane onu yeniden görmek zorunda kalacak. Hayalindeki yöneticilik işini şirkette garantilemek istiyorsa, Noeli ikna etmek ve müşteri olarak kazanmak zorunda. Ne yazık ki kalbini kırdığı için Noel hâlâ ona kızgın.
Lanein şirketi, Noelin dikkatini çekmesi için onu Black Falcon konserine gönderdiğinde, onu görür görmez Lanein hisleri allak bullak olur ve onu unutmadığını anlar. Ama Noelin hayranlarıyla olan sayısız kaçamakları ve kendini beğenmiş tavırları, onu, bir zamanlar sevdiği aynı adam olmadığına inandırır. Görünüşe göre Noel şimdi sadece Lanein vücudunu istemektedir. İşi kazanmak için ona ihtiyacı olduğunu söylediğinde, Noel değişmiş bir adam olduğunu Lanei kendisiyle turneye gelmeye zorlayarak ispatlar.
Lane, Noelin teklifini istemeyerek kabul ettikten sonra onu memnun etmek için ne gerekiyorsa isteyerek yapmaya başlar, bu onun baştan çıkarıcı isteklerine boyun eğmek de olsa... Lane çok geçmeden kandırmacanın tehlikeli bir oyun olduğunu ve oynayanın sadece kendisi olmadığını anlayacaktır. Söz konusu aşk olduğunda yapabileceğin tek hata, peşinden gitmemektir.



Seri Sıralaması : 1
Orijinal Adı : Rock the Heart
Satın Almak İçin : KitapSihirbazı


Yeni turumuzun 4. gününden herkese selamlar. Aspendos yayınlarının tazecik kitabı Kalbimi Salla için yorum ve de kötü çocuk karnesiyle turda yer alacağım. Kötü çocuk karnesi ilk defa yapacağım bir şey umarım beğenirsiniz. Gelecek tur ve yorumlarda da yer alacaktır. Bu fikrimi hayata geçirmemde yardımcı olan sevgili Pensieve Nihan a çok teşekkür ederim.

Birbirlerinin her anlamda ilki olan Noel ve Lane in ilişkileri Lane in Noel i terk etmesiyle sona ermiştir fakat kader onları bu kadar çabuk terketmeyecektir.
Yıllar sonra Lane büyük bir reklamcılık şirketinde stajer olarak çalışırken büyük bir fırsat kapısını çalar ve işte kendini göstermesini sağlayacak şansı elde eder. Noel in yönettiği çocuklar için olan hayır kurumu projesini  yürütecektir ve eğer başarılı olursa liderliğini Noel in yaptığı Black Falcon adlı müzik grubunun tüm projelerini yönetecek kişi de Lane dir. İstemeyerekte olsa bu işi üstlenen Lane i bekleyen en büyük zorluk hala ona karşı duyguları olduğu Noel ile aynı karavanda-aynı odada-aynı yatakta geçireceği iki haftadır. 

Kitabın konusunu bu şekilde ifade edeyim kısaca yoksa tüm kitabı anlatmış olacağım :)


Fazlasıyla ince olan kitap yazlıkçılar (yazdan yaza eli kitap gören bronz tenli insan) için biçilmiş kaftan. Bir oturuşta rahatça okunabilir.

Bilindik bir konu ile başlayan kitap başlarda pek bir olay olmadan ilerlese de yazar asıl bombaları son anda patlatarak durumu kotardı. Öncelikle yazarın bir dil sorunu olduğunu düşünüyorum. Acemilikten midir bilinmez -yor ekinden içim sıkılacak kadar geniş zaman kullanarak kitabın büyük kısmında rahatsız etse de bir süre sonra otomatik olarak artık normale bağlamış halde okudum. 

"Bu şarkı lisedeyken , kalbimi hiç tereddüt etmeden parçalayan kız için. Şarkının adı 'Parmağında Oynatan Kaltak' . Lanie , bu şarkı senin için."

Yazarın ikincil karakterlere de önem vermesi ve yavaş yavaş onların hikayelerine geçişlerdeki olayları sunmasını çok beğendim. Serinin ikinci kitabında karşılaşacağız çiftimiz Audrey (Lane in en yakın arkadaşı) & Riff (Grubun ele sığmaz sevilesi üyesi) ilişkilerinin başlangıcını da bu kitapta görüyoruz. Noel den daha çok sevdiğimiz -Maalesef Noel grubun lideri olsa da yeterince güçlü bir karakter değil- Riff in kitabını büyük bir merakla beklediğimi söyleyebilirim ama benim grubun diğer iki üyesi (ikizler Trip ve Tyke) dan Tyke a ayrı bir merağım olduğunu da belirteyim. Sessiz karakterleri daha çok severim nedense anlatacak daha çok şeyleri oluyor.


Noel için yaptığım Kötü Çocuk Karnesi bu şekilde . Noel bizden geçer not almayı başardı ;)

***

Son olarak kitabın sonunda Noel in Lena ya söylediği o duygusal şarkı ile veda ediyorum. Gelecek turda görüşmek dileğiyle ; sizi çok bekletmeyeceğiz ;)


Turda yer alan diğer yazılara da göz atabilirsiniz ;)

Turun 1. günü : Pensieveb - Benzer Kitap Önerileri
Turun 2. günü : Kitaplığımda Yaşananlar -Okumanız İçin 5 Sebep
Turun 3. günü : Haylazın Kitaplığı -Cast
Turun 4. günü : Kitap Karnavalı - Kötü Çocuk Karnesi
Turun 5. günü : Bayan ŞeftaliMüzik Listesi
Facebook sayfamızda düzenlediğimiz yarışmaya katılarak kitabı kazanacak iki kişiden biri olabilirsiniz ; tıktık

Destekleri için Aspendos Yayınevine teşekkür ederiz.