Pages

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Bu Ay Ne İzledim - Nisan ~ Mayıs 2014



Aylar sonra gelen yeni izleme listesi yazımdan herkese merhabalar. Vizelerdi , finallerdi derken bir tür film izleyemeyince haliyle liste gene küçücük kaldı. Maalesef bu listede yalnızca 4 film var.  Gelin kısaca değinelim ;

***
BARFİ! - AŞKIN DİLE İHTİYACI YOKTUR - 2012

  
Filme Puanım   
Barfi hem işitme hem de konuşma özürlü bir gençtir. Shuriti adında genç bir kıza aşıktır. Fakat Shuritinin ailesi onun normal bir erkekle evlenip iyi bir mutlu hayat kurmasından yanadır… 
Barfi bu umutsuz aşkdan yorulmuş yepyeni bir hayata başlamıştır. Bu arada Jhilmil adında yeni bir sevgilisi de olmuştur. Fakat polis tarafından da aranmaktadır. Tam bu dönemde tekrar karşısına çıkan Shuriti bütün dengelerini alt üst etmiştir… Artık Barfi bir seçim yapmak zorundadır. 

Hint filmi severlerin mutlaka kaçırmaması gereken filmlerden Barfi! . Dönemler arasına geçiş ile size hikayesini aktaran harika bir yapım. En sevdiğim Hint filmleri listesine giriş yaptı. Sevilesi karakterleri ve de etkileyici oyuculukları ile muhteşem bir performans. Özellikle otistik Jhilmil in temiz dünyasına hayran oldum. Sanırım Barfi nin ona usulca aşık olmasının nedeni de o. Yürek burkan finali ile ağlamamak için kendimi zor tuttuğum , ikilinin ilişkilerine hayran kaldığım bir film oldu Barfi!


***

PIRATE FAIRY -  TİNKERBELL VE KORSAN PERİ - 2014


Filme Puanım  

Zarina adındaki peri, Peri Adası'nın çok değerli Mavi Peri Tozunu çalar ve kaçar. Skull Rock korsanları, Tinker Bell ve diğer peri arkadaşları güçlerini birleştirerek, peri tozunu ait olduğu yere geri getirene kadar, hep beraber hayatta bir kez ele geçebilecek bir maceraya çıkarlar. Ancak, Tink'in dünyası Zarina'nın peşinde alt üst olur. O ve peri arkadaşları, yeteneklerini yitirmektedirler. O yüzden, zamana karşı yarışarak Mavi Peri Tozunu geri getirmeli ve Peri Adası'nı kurtarmalıdırlar.

Animasyon film arayaşıma yeni bir nefes gibi geldi film. İnternete düştüğü gün 1. , İngilizce altyazısı çıktığı gün 2. , arkadaşımla 3. defa olmak üzere toplam üç defa izledim ama gene de sıkılmadım. Perilerin eğlenceli dünyasında yeni bir yolculuk . Tabi öncelerden tanıdığımız Tinkerbell de bu macerada bize eşlik ediyor ama ben asi ruhlu Zarina yı daha çok sevdim. Merak eden doğasını sevdim en çok.  Peri tozunun neden başka renkler de olmasın diyerek bulunduğu diyarı tehlikeye atmak pahasına macera dolu bir yolculuğa adım atıyor.

***

CONSTANTİNE - 2005


Filme Puanım


Çizgi roman Hellblazer’dan uyarlanan Constantine’e adını veren paranormal dedektif iblislerin peşinde... 

Cehennemden henüz çıkmış biri ne yapar? Sıcaktan nefret eder. Keanu Reeves Constantine’de, iblis-insan melezlerini yakalayıp cehenneme yolluyor. Yeni yetmeyken onları görme yetisi olduğunu anlayınca intihara kalkışmış. Bu yüzden de cehnneme gitmiş. Şimdi ise günlerini, cennete gidebilmek umuduyla, Los Angeles sokaklarında melez avlayarak geçiriyor. 

Bu yıl dizisi ile ekranlarda yerini alacak filmi öncesinde bir kez daha izlemek istedim ve işte buradayız. İblisler dünyaya geçemiyor olsa da melezler geçebiliyor ve onları avlamak Constantine in işi. Bol atraksiyonlu sahneleriyle sizi sürükleyen bir film . Fantastik-Macera severler kaçırmamalı.  

***

MR. PEABODY & SHERMAN - 2014


Filme Puanım

Bay Peabody bir işadamı, kaşif, bilim adamı, Olimpiyat Madalyası sahibi bir atlet ve bir dahi olmasının yanında dünyanın en zeki ve en başarılı köpeğidir. WABAC makinesi sayesinde o ve evlatlık aldığı insan oğlu Sherman zamanda geri giderler. Ancak Sherman zaman yolculuğunun kurallarını çiğnediğinde iki kahramanımız geçmişi düzeltmek ve geleceği kurtarmak için yola koyulur.

Pek zevk almadan duraklamalar halinde izlediğim bir film oldu maalesef. Peabody-Sherman ın geçmişe yaptığı seyahatleri zevkle izledim ama sonrasında filmin hızlanması gerekirken bence yavaşladı. Geri kalan kısmı hareketsizdi. Filme verdiğim +1 puan TyBurrell in seslendirmesi oldu. Kendisini severek izlerim.

***

Finaller bitecek sonrasında bütler derken gelecek aylarda da film kuraklığı yaşayabilir gibi duruyorum umarım
sinemaya gidecek bir zaman yaratabilirim çünkü hayliyle özledim. 

Peki siz neler izlediniz?
Önerilerinizi bekliyorum...


24 Mayıs 2014 Cumartesi

Kan Şarkısı || Anthony Ryan - Kuzgunun Gölgesi Üçlemesi 1. Kitap + Çekiliş


Orijinal Adı : Blood Song                                                                                                                                           Seri Sıralaması : 1  (Üçleme)                                                                                                                                       Tür : Epic Fantasty                                                                                                                                               Satın Almak İçin : Kitapsihirbazı

“Pek çok adı vardı. Daha otuz yaşına gelmemiş olmasına rağmen, tarih ona bol unvan ihsan edilmesini layık görmüştü: Onu bize eziyet etsin diye gönderen deli kralın karşısında Diyar’ın Kılıcı, savaşlar boyunca onu izleyen adamların yanında Genç Atmaca, Cumbraelli düşmanlarına karşı Karanlıkkılıç ve sonradan öğrendiğime göre Büyük Kuzey Ormanı’nda yaşayan esrarengiz kabileler arasında da Beral Shak ur adıyla anılırdı, yani; Kuzgun Gölgesi.

Ama benim insanlarım onu tek bir isimle tanırdı ve onu iskeleye getirdiklerinde aklımda dönüp duran da bu isimdi: Umut Katili. Yakında öleceksin ve ben de bunu göreceğim. Umut Katili.”Vaelin Al Sorna, annesinin ölümünün yarattığı üzüntüyü henüz üzerinden atamamışken, kendisini İtikad’ın koruyucusu Altıncı Nişan’ın kapısında, Kral’ın Savaş Lordu olan babası tarafından terk edilmiş olarak bulur. Nişan’a adım attıktan sonra ise artık hayatı eskisi gibi olmayacaktır. Bu inanç koruyucusu savaş okulunda ölümcül sınavlarla boğuşurken, dövüşmenin yanı sıra kardeşliği, sadakati, karanlığı, ihaneti ve hayatta kalmayı öğrenir. Diyardaki kardeşleri ise onun tek ailesidir. On yaşında o kapıdan adım atan çocuk, genç bir adam olduğunda, Diyar’ının en tanınmış figürlerinden biri haline gelmiştir. Krallarla pazarlık yapar, ordular yönetir ve Diyar’ın kâbuslarından Karanlık’la başa çıkmaya çalışır. Artık sadece Diyar’ının değil, tüm dünyanın kaderi onun ellerindedir. Her şeyden öte, Vaelin’in zorlu hayatında böylesine yükselmesini sağlayan gizli ve karanlık bir gücü vardır: Kan Şarkısı.



YURTDIŞI KAPAKLARI


Follow Duygu Pınar's board Kan Şarkısı - Yurtdışı Kapakları on Pinterest.


Bizim kapağı beğenmiş olsam da sanırım Macar ve Almanya kapaklarına hayran kalmış olabilirim :)

Serinin Devam Kitapları







Serinin ikinci kitabı Tower Lord                                  1 Haziranda yurt dışında kitapçılarda yerini alacak.
Sanırım İthaki de bizleri çok bekletmeden kitapla buluşturur.






Üçlemenin son kitabı Oueen of Fire  ise 2015te bekleniliyor.



Kan Şarkısı, Kuzgunun Gölgesi serisinin ilk kitabı. Ryan , ilk kitabını kendi imkanlarıyla yayınlamış bir yazar olmasına rağmen, daha sonrasında Penguin Books gibi büyük bir yayın evinden aldığı teklifle hem kitabını onların basmasına izin vermiş, hem de kitabını bir üçleme haline getirecek imzayı atmış.

Amazon‘da, fantastik & bilimkurgu kategorisinde 2013’ün en iyi eseri olarak seçilen Kan Şarkısı kitabı Kral Katili Güncesi (Patrick Rothfuss) , Taht Oyunları (George R. R. Martin) ve Brandon Sanderson kitaplarını sevenler için harika bir seçim olacaktır. 


Daha önce severek okuduğum Kral Katili Güncesi serisinden sonra uzun zamandır Epic Fantasty okumuyordum bu arada merakla üçüncü kitabını beklediğimi belirtmeliyim -mutlaka okunmalı- ve Kan Şarkısı bu susuzluğuma ilaç gibi geldi. Kitaplığınızda bulunması gereken kitaplar listesine girecek kadar iddialı . 




 4 kişiye hediye ettiğimiz çekilişe katılarak sizde bu harika kitaba sahip olanlardan biri olma şansını yakalayabilirsiniz ;
a Rafflecopter giveaway



19 Mayıs 2014 Pazartesi

Kitap Kurtları Blog Tur || Cadıların Keşfi - Deborah Harkness


 Yurdumuzda yaşanan Soma faciasında hayatını kaybeden emektar insanlarımızın ailelerine Allah dayanma gücü ve sabır versin. Yaralı olan işçilerin de en kısa zamanda sağlıklarına kavuşmalarını dilerim ve de 19 Mayıs Atatürk'ü anma ve Gençlik ve Spor bayramınızı kutlarım. 


Gençler, 
Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. 
Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz. 


Seri Sıralaması : 1
Orijinal Adı : A Discovery of Witches
Kitabı Satın Almak İçin : KitapSihirbazı


Olağanüstü güçlere sahip bir cadı, imkânsızlıklara direnen yasak bir aşk ve her şeyi başlatan gizemli bir el yazması.
Oxford'un Bodleian Kütüphanesi'ndeki kitap raflarının arasında araştırma yapan genç akademisyen Diana Bishop, tesadüfen simyacılıkla ilgili eski bir elyazması bulur. Köklü ve seçkin bir cadı ailesinden gelen Diana'nın yaptığı bu keşif yeraltında doğaüstü bir karışıklığa sebep olarak iblis, cadı ve vampirlerin kısa sürede kütüphaneye doluşmasına yol açar. Diana, yüzyıllardır aranan bir hazine keşfetmiştir ve her şeyi yoluna koyabilecek tek kişi de yine kendisidir. Bu zorlu mücadelede en büyük destekçisi ise onu hiç yalnız bırakmayan, her türlü fedakârlığı göze alıp kendi soyunun karşısında duran meslektaşı, vampir Matthew olacaktır.

Yeni turumuzdan herkese merhaba. Bu turda Cadıların Keşfi ile Deborah Harkness i ağırlıyoruz.

Her sayfada yazarın yavaş yavaş işlediği büyülü bir dünyanın kapılarını aralayan bir hikaye Cadıların Keşfi.

Tarih-bilimci olan Diana Bishop un kütüphanede simya alanındaki araştırmasını yaparken eski bir el yazması olan Ashmole 782 yi bulması ile hayatı değişir. El yazmasını açmasıyla birlikte uyuyan bir büyüyü uyandırır. Bu durum gücü hisseden diğer doğaüstü yaratıkların -cadılar,iblisler,vampirler- çevresine dolmasına yol açar. Kullanmayı reddettiği büyü gücüyle nasıl olduğunu bilmeden yapmıştır bunu. Yıllardır bu el yazmasının peşinde olan Matthew De Clairmont Diana'yı takip etmeye başlar. Matthew onu farkında olmadığı tehlikelerden korumak istemektedir , bunun tek nedeni el yazması değildir : ona aşık olmuştur.


"Şah Mat." Oyun bitmiş , Matthew kaybetmişti. "Oyun yalnızca vezirini savunmaktan ibaret değil." dedi Hamish. "Neden şahın harcanması gerektiğini hatırlamakta zorlanıyorsun." "Şah bir köşede durmakla kalıyor , bir seferde bir hamle ilerleyebilir. Oysa vezir özgürce hareket edebilir. Onun özgürlüğünü kaybetmektense oyunu kaybetmeyi tercih ederim." Hamish onun satrancı mı yoksa Diana'yı mı kastettiğini merak etti. "Bu bedele değer mi , Matt?" diye sordu usulca. "Evet." dedi Matthew hiç duraksamadan.




Kitabı ilk elime aldığımda ilk düşündüğüm şey bu kitabı nasıl bitireceğim oldu -671 sayfa , biraz küçük yazılar,sınav haftası- tabi insan bilemiyor bu kadar sürükleyi olacağını. Okurken sayfalar hiç geçmiyormuş gibi geldi (kötü anlamda değil :) ). Yazar dolu dolu tasvirler , detaylı bilgiler ile sizi o ortama dahil etmek için büyük bir emek vermiş. Harkness in ünlü bir bilim ve tıp tarihçisi olmasının büyük bir katkısı var burada. Bundan ötürü karakteri yazarla özdeştirdim ben. 
İlk 150-200 sayfalarda yazar ilerki sayfaların olaylarını yavaşça işliyor. Biraz ağır gelebilir o kısımlar ama daha sonrasını elimden bırakamadım. 


"Sende normal olmak istiyorsun değil mi?"  "Sana bir bilim insanı olarak 'normal' diye bir şey olmadığını söyleyebilirim Diana.Normal insanların çevrelerindeki olan biten çoğu şeyin hiçte 'normal' olmadığını gösteren , ezici kanıtlara karşı kendilerini iyi hissetmek için uydurduğu bir uyku öncesi masalı."

Kitabın içeriğine geri dönersek;
Matthew un üzerine titrediği Diana da bu aşka karşılıksız kalmıyor ama ortadaki el yazmasının peşinde olan ırklar yüzünden tehlikede olan ikili çareyi Matthew un ailesinin evine sığınmakta buluyor. Bu durum daha da yakınlaşmalarına sebep olsa da her şey göründüğü kadar basit değildir. 

 Farklı iki türün ilişkileri yıllar önce yapılan anlaşma ile Konsil tarafından yasaklanmıştır ve izin verilmemektedir. Sonuçlar iki taraf içinde hoş olmayacaktır.


Yüzyıllardır kimsenin açamadığı el yazmasını açan Daina öylesine bir cadı değildir. Çocukken öldürülen en soylu ailelerden olan anne ve babası güçlü cadılardandır.  Sahip olduğu güçleri ele geçirip kullanmak isteyenlere açık bir kapı gibidir. Onu tek koruyabilecek kişi Matthew dur fakat tehlike ikisi için de gelmektedir.


"Ölmüyorum , yaşamıyorum , iyileşmiyorum , acısız bir hastalık bu çünkü aşık olabiliyorum." Eğilip alnımdan öptü. "Sahip olacak mıyım bir gün bilmiyorum çünkü beni yaşatacak ya da yok edecek bütün merhamet onun ellerinde."

Sonuç olarak kesinlikle beklentilerimi karşılayan harika bir kitap daha kitaplığımdaki yerini almış oldu. Gerek karakterler gerekse hikayenin ilerleyişi neler olacağını adım adım soluksuz okuttu. Okumanız şiddetle tavsiye olunur.

Serinin ikinci kitabı Shadow of Night (Gecenin Gölgesi) yurt dışında çıkmış olup üçüncü kitap The Book of Life Temmuz 2014te satışa sunulacak. En kısa zamanda Pegasus kalitesiyle Türkiyede de okuyucu ile buluşacaktır.

                                   SALEM VE CADILIK

İyi cadı mısın kötü cadı mı?

Cadı temalı izlediğimiz bir çok filmde , dizide hep bu muamma vardır . Cadılar kötü mü , iyi mi ? 
Filmden filme değişkenlik gösteren cadıların bazıları insanlar gibi hayatına devam ederken bazıları ise kendini ormanlara atmış , kazanı sürekli kaynayan şeytani varlıklar olarak izleyicilere aktarılmıştır. Bugün cadı efsanesinin başlangıcı ve inanılışa göre cadı nedir onun üzerinde birkaç bir şey yazacağım .

17. yüzyıl Amerikası'nda İngiliz kolonilerin yaşadığı Massachusetts eyaletine bağlı Salem kasabasında kurulmuş Salem Cadı Mahkemeleri'nde yaşanmış olaylarla cadı kavramı günümüze kadar gelip birçok dizi ve filme konu olmuştur. O dönemlerde cadı büyülerinin hastalık ve ölüm sebebi olduğuna ve cadıların güçlerini Şeytan’ın kendisinden aldıklarına inanılırdı.

Cadılık üzerine düşünmeye başlamak, bizi çok yönlü bir araştırmaya yönlendirir ister istemez. Bir yandan tarih ve özellikle inanç tarihi ve siyasal tarih alanına, bir yandan da antropoloji ve cinsiyet çalışmalarına değin pek çok konuyla iç içe olan cadılık günümüzle bağlantı kurmaya çalıştığımızda popüler kültür bile işin işine girer. Ancak biz meseleye cadılık anlayışları üzerine giden bir incelemeyle yaklaşmayı deneyeceğiz. Ortaçağ boyunca kilisenin hışmına uğrayan, engizisyon kararlarıyla ve şiddet kullanılarak yok edilmeye çalışılan cadılık en eski doğa dinlerinden bu zamana gelmiş gizli bir öğretidir. Kökeni, Şamanizm, Druidizm gibi eski kadim öğretilere dayanır. Cadıların temel felsefesi, doğayı tanımak, doğayla iletişim içinde olmak, doğa üzerinden kendiyle iletişime geçerek, kendini bilmektir. Haliyle cadılar başta doğanın temel yapı taşı olan dört elementle çalışarak beşinci element olan ruha doğru yolculuğa çıkarlar. Bu yolculukta doğanın ve evrenin dönüşümünde görev aldığına inandıkları tanrı ve tanrıçalarla bütünleşir ve en nihayetinde kendileri tanrı ve tanrıçalara dönüşerek, içlerinde ki tanrıları keşfederler.

Linç edilen ilk ''cadı''
İskenderiyeli Hypatia, sadece alımlı değil, bilgin ve bilgeydi. Ve erkekler tarafından cadı ilan edildi.

MS. 370 İskenderiye Tarihin ilk bilinen kadın matematikçisi Hypatia, rüyalar, astronomi ve matematikle uğraştığı için, kilisenin iftirası üzerine cadı ilan edildi. Suçlama:
“Kadının okumuşu cadı olur”

Aslında suçlamak istediğiniz bir kadına karşı her şey cadılık için kanıt sayılıyordu: Kadının fazla çalışkanlığı ya da tembelliği; kronik bir hastalığı ya da aşırı sağlıklı olması; şifacılığı veya ebeliği; evinin üzerindeki kara bulut olması ya da fazla açık hava olması; doğuştan kızıl saçları olması (İsa’nın eşi Mary Magdelena nedeniyle), iffetsizliği… vs. Cadılığın olmadığını söylemek ise, İncil’i inkar etmek anlamına bile gelebiliyordu.

Dikkat ettiyseniz genelde suçlamalar kadınlara ilişkin bununla ilgili birçok bilgi mevcut . Cinsiyetçiliğin had safhada olduğu bir dönemden bahsediyoruz. Yanlış yönlendirmeler histeriyle birlikte birçok insanı korku ile yönetmiş ve bu tutumlara yol açacak bir dönemi doğurmuş . Sonucunda kurulan Engizisyon Mahkemeleri ile cadı olduğu düşünülen her insan farklı şekillerde ölüme sürüklenmiştir.

Konu ile ilgili hazırladığım bir diğer yazı da ; Salem ve Engizisyon Mahkemelerinin çıkış noktaları ve asıl hikayesi ne yazıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Ve burada yazımı sonlandırıyorum. İnternetten konuyla ilgili sınırsız kaynağa ulaşabilirsiniz. 
Yazımda kullandığım kaynaklar :
Bağımsız Rehberler
İndigo Dergisi
TheWhiteTree
Pagan.psisik



İki kişiye Cadıların Keşfi hediye ettiğimiz yarışmamıza mutlaka katılmayı unutmayın ;)

a Rafflecopter giveaway

Bugüne özel devam eden Facebook yarışmamıza da katılarak şansınızı arttırabilirsiniz ; tıktık

Turda yer alan diğer yazılara da göz atabilirsiniz ;)

Turun 1. günü : Pensieveb - Kitabı Okumanız İçin 5 Neden
Turun 2. günü : Aynı Yıldızın Altında - Ön Okuma
Turun 3. günü : Kitap Karnavalı - Salem ve Cadılık
-Gelecek Yazılar-
Turun 4. günü : Kitaplığımda Yaşananlar
Turun 5. günü : Okumak İçin Doğdum - Tür Tanıtımı
Turun 6. günü : Haylazın Kitaplığı - Yabancı Kapaklar

Destekleri için Pegasus Yayınevine teşekkür ederiz.



3 Mayıs 2014 Cumartesi

İzmir Kitap Fuarı 2014



Atın beni İzmirlere...

İkinci defa bulunduğum İzmire sırf fuar için gittim . Kızım o kadar yol gidilir mi sırf fuar için demeyin içimdeki kitap aşkı ile uçarak gittim. Bunaldığım üniversite hayatından -pazartesi sınavım var- biraz uzaklaşmak ve de severek yayınlarını takip ettiğim blogger tayfası ile tanışmak için yollara düştüm. Pegasus Yayınlarında  stand görevlisi olarak yer almak ne kadar keyifliydi anlatamam. Bir okuyucunun satış yapması daha eğlenceli -sizin alanınız diyeyim- kitaplara hakim olduğunuz için okuyucuyu bilinçli bir şekilde bilgilendirebiliyorsunuz.
Neyse konumuz o değildi.

Sabahtan kapanışa kadar mutlu bir yorgunlukla günü kapatırken artık sizin için müşterinden çok kitapçıda öneride bulunuyormuşçasına rahat bir havada konuştuğumuz insanlar haline gelen kişilere yardımda bulunmaktan aldığım keyif anlatılmaz. Artık o kadar içli dışlı olduğum insanları standtan el sallayarak , bir dahaki fuara görüşürüz dilekleriyle yollamak mutluluk vericiydi.
Evet biliyorum , iyi bir satış elemanıyım :) burada hava atmam gerekiyor kusura bakmayın mütevazı olamayacağım :P İşin sırrı (iyice abarttı) sattığın ürüne gönlünü vermek :D
Tamam tamam konuyu iyice dağıttım hemen toparlıyorum.

Birazcık ortamdan bahsedeyim. İstanbullu olduğum için aslen oranın fuarından küçük olsa da bulunduğu yer bakımından daha bakımlı , yeşillik ve hava (ah o hava) ile biraz öne geçiyor sanırım ama burada İstanbul Tüyap fuarının evime 5 dk. olduğunu belirtmek isterim. Tamam tamam boğmayın beni...

Asıl ortam ise iş arkadaşlarım olan sevgili bloggerlar ve Pegasus ekibi. Nasıl delirdik anlatamam bir köşe senin bir köşe benim okuyucuların soruların koştuk , bol bol kitap sattık. Arada Sevinç Abla (Çevirmen : Sevinç Seyla Tezcan) nın mükemmel keklerinden hüpletip yeniden enerjiyle doluyorduk.

                                           Nam-ı diğer güzellikler . Fotoğraf : Sevinç S. Tezcan

Ekip ;)
the Codex blogunun sahibi Gizem ile kahkahanın dibine vurduk diyebilirim. Sssuigenerisss blogunun sevgili sahibesi Hülya tarafından elinde Cadıları Keşfi kitabıyla kovalandığımız haberini de ilk defa Kitap Karnavalı okuyucuları sizlerle buluşturuyorum . Kitap Sokağı adminlerinden Ceren ve Saadet , The Reading Lady blogu sahibi Onur ile harika bir ekiptik . Tabi çevirmensiz olur mu ;) Sevinç Seyla Tezcan , Müge Kocaman Özçelik ekibin kıymetli üyeleriydi. Birlikte çalışmaktan çok keyif aldım. Umarım tekrarı olur bir gün.

                                                                Pegasus fuar ekibi ;)

Uydurma : Fuarın en delidolu ekibi olarak elimizde ödülümüzle fuara veda ettik.

Tabi elim boş dönmedim ;) Fuarı çok gezme imkanım olmadı ama işte aldıklarım :

  Yere dizerek kitapların fotoğrafını çekme taraftarı değilim ama en rahat görünebilecek şekil buydu maalesef.

Artık bu noktada yazımı sonlandırıyorum. 3 büyük fuarı da gezmiş olarak artık içim rahat (İstanbul , Bursa, İzmir) Ama şehir olarak İzmir bir başka. Mutlaka gidin gezin. İzmirli olan arkadaşlar -_- çok kıskandım çok... Neyse benimde İstanbul'um var :P


1 Mayıs 2014 Perşembe

Kitap Yorumu : Yaralı || H.M. WARD - Damaged 1. Kitap



Hayat berbat. Ve Sidney ne zaman toparlanacak olsa, ters giden bir şeyler daima oluyor. Hiçbir zaman iyi değildi ama bu sefer farklı. Bu sefer "iyi" doğru bir kelime bile değil. 
Peter "mükemmel"in insanda vücut bulmuş hâli. Araftan düşmüş bir melek sanki. Çünkü kabul edelim, bu kadar yakışıklı bir adam, aynı zamanda yaramazdır da. Buraya onun hayatını mahvetmek için gönderilmiş olmalı. 
Peter, seksi mavi gözleri, koyu renk saçları ve kaslı vücuduyla güzelden de öte. Büyüleyici zekâsını da katarsak Peter, Sidney'nin bir erkekten isteyebileceği her şeye sahip ama tam mercimek fırına verilmek üzereyken Peter ona kapıyı gösterir. Sidney utançla oradan ayrılır. Olabilecek en kötü tanışma randevusunun sonu. Hayatı bundan daha kötüye gidemezdi herhâlde ama gitti. 
Ertesi sabah ise her şey başına yıkılır. Geçen akşam, onu yarı çıplak gören delicesine yakışıklı adam, sınıfta karşısında ders anlatıyor! 

Seri Sıralaması : 1
Orijinal Adı : Damaged
Satın Almak İçin : KitapSihirbazı



Herkese merhabalar ,
Kitap Fuarı için İzmir e gittiğim için yazılacak birçok yazı birikti haliyle . Dün bitirdiğim Yaralı kitabı ile bu ay ki yayınıma başlangıç yapayım...

Sidney yaşadığı kötü ilişkilerden nasibini almış , yaralarını sarmak ve de ailesinden uzaklaşmak için evini terk edip bursunu karşılayan bir üniversitede öğrenci asistanı olarak işe başlar ; aynı zamanda öğrencilik hayatına da devam etmektedir. Oda arkadaşı Millie nin ısrarı ile onun ayarladığı biri ile buluşmak için gittiği restorantta şimdiye kadar hiçbir erkekten etkilenmediği kadar Peter dan etkilenir. Yakışıklı , esprili , etkileyici bir adam olan Peter ile flört etmeye başlar. Ta ki buluşması gereken kişinin o olmadığını öğrenene kadar...
Daha sonra tekrar karşılaştıklarında aralarındaki çekime teslim olurlar ve tam yakınlaşacaklarken kendini kapı önünde bulur. Ertesi gün okulda tekrar karşılaşana kadar artık Peter onun asistanlığını yaptığı hocadır ve her ne kadar yasak olsa da direndikleri tutku baskın gelecektir. Ama eski yaralar buna izin verecek midir?

 +"Bu hayatı istemiyorum. Geri vermek istiyorum."  -"Ben geri vermek istemiyorum." +"Her şeyi tekrar yaşar mıydın?"   -"Bir dakika bile düşünmeden." +"Neden?"  -"Hiçbirinden vazgeçmezdim. Kim olduğumu biliyorum. Benim için önemli olanın ne olduğunu biliyorum. Beni şekillendiren , beni değiştiren şeyleri ... Başka türlüsünü istemezdim. Pes etmezdim. Ve eğer bir daha şans verilseydi bana , tamamen aynı şeyleri yapardım , çünkü sonunda bu beni sana getiriyor. 


Henüz raflarda yerini alan Yaralı iki kitaplık Damaged serisinin ilk kitabı. Aspendos Yayınevinin bizi buluşturduğu kitapta ikilinin ilişki aşamalarını gördük . İkinci kitap ise Sidney in annesi için geri döneceği evinde yaşanacaklar ve yaralarını sarıp saramayacağını göreceğiz.

İlk sayfalarından itibaren beni saran kitabın en sevdiğimiz özelliği komedi unsuru ile yazarın karakterleri renklendirmesi olmuş . Çiftin dans sahneleri keyif alarak okudum. Yazar ustalıkla aktarmış. Aralarındaki gelgitli ilişkiyi başlarda severek okusam da sona doğru gelişen ve de değişen olaylar yüzünden biraz sıkıldım ama sonuçta ikinci kitabı da merak ediyorum. Yakında gelir umarım ikinci kitapta. Bu aralar yayınladığı güzel kitaplar ile her ay sepete giren Aspendos u takip etmenizi öneririm.